Zerdeçal yıllardır hem sağlıklı insanların sağlıklarını korumak için hem de hastaların sağlıklarına kavuşabilmeleri için kulandıkları bir bitkidir.

Avrupa Onkoloji Kongresi 25-29 Eylül 2015 tarihlerinde Viyana şehrinde gerçekleşti. Toplantıya Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın diğer bütün ülkelerinden katılım vardı.

BACKGROUND: Markers of an acute phase reaction, such as C-reactive protein (CRP) or tumor necrosis factor-alpha (TNF-alpha) and interleukin (IL)-6, are predictive for cardiovascular morbidity and mortality in normal subjects and in chronic renal failure patients. In this study, we aimed to investigate serum TNF-alpha, IL-6, IL-10 and CRP levels in continuous ambulatory peritoneal dialysis (CAPD) and hemodialysis (HD) patients.

We aimed to investigate the relationship between blood groups andpancreatic cancer in a Turkish population in Western Blacksea region.

INTRODUCTION:
Recent research has suggested that serum tumor markers can give valuable prognostic information in gastric cancer. In this study, we examined the relationship between preoperative serum carcinoembryonic antigen (CEA), carbohydrate antigen (CA) 19-9, CA 72-4, and alfa fetoprotein (AFP) levels on clinicopathologic significance in gastric cancer patients.

PURPOSE: Radiotherapy is the most frequently used and cheapest treatment both for curative and palliative purposes in HNSCC. Despite advances in technology and intensive treatments with radiation, only half of the patients are cured. New therapeutic approaches focusing on the molecular mechanism that mediate tumour cell growth or cell death in combination with radiotherapy have been suggested.
The effects of radiation, antibody to EGFR and Docetaxel as single treatment or in combinations on HNSCC cells were investigated.

The present study was carried out to evaluate the effects of 1alpha,25-dihydroxyvitamin D3 (VD) on chromosomal aberrations induced by doxorubicin (DXR).

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Üstün, bu süreci ve sonrasını kolaylaştıran önerilerde bulundu.

Eskişehir Acıbadem Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doc. Dr. Hasan Üstün, mide ve yemek borusu kanseri ile belirtileri hakkında açıklamalarda bulundu.

Kansersiz Yaşam Derneği tarafından hayata geçirilen ‘YaşaTIR’ projesi kapsamında Eskişehir’e gelen derneğe Acıbadem Eskişehir Hastanesi uzman doktorları destek verdi.

Ekim ayı meme kanseri bilinçlendirme ayı olarak belirlenmiş olup bu ay içinde yapılan etlkinliklerle toplumda meme kanseri farkındalığı yaratılmaya çalışılmaktadır. Meme kanserinde erken tanıyla şifa şansı vardır ve tedavi seçenekleri çoktur.

İstatistiklere göre her 8 kadından birinde hayatının herhangi bir döneminde meme kanseri gelişmektedir ve kadınlar arasında en sık görülen malign tümör olup tüm kanserlerin %30’unu oluşturmaktadır. Erkeklerde meme kanseri görülme olasılığı vardır ve her meme kanseri olan 100 kadına karşılık 1 erkekte görülmektedir.

Son yıllarda kanser görülme oranı hızla artarken, tedavi yöntemleri de sürekli gelişiyor. Kemoterapi, kanser tedavisinde tercih edilen önemli bir seçenek. Ancak yan etkileri nedeniyle hastalar ve yakınları kemoterapinin adını duymaktan bile korkuyor. Kemoterapi tedavisinin, iyileşme sürecinde hastanın yol arkadaşı olduğuna dikkat çeken ACIBADEM ESKİŞEHİR HASTANESİ TIBBİ ONKOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. HASAN ÜSTÜN, kemoterapi sürecini kolaylaştıran önerilerde bulundu.

4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle bir açıklama yapan ESOGÜ Prof. Dr. Servet Bilir Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Üstün: “Kanserin bugün için en önemli tedavisi, aslında hastalık olmadan önlenmesidir” dedi.

4 Şubat DÜNYA KANSER GÜNÜ ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Servet Bilir Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Üstün’ün açıklaması; Günümüzde kanser hastalığında artış olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Bu artıştan çoğunlukla çevresel veya kişilerin yaşam tarzları sorumlu tutulsa da asıl sebep insanların ömürlerinin uzamasıdır. Yetmiş yaşına kadar yaşayan bir kişinin ömrü boyunca kansere yakalanma riski %50, kansere bağlı ölüm riski ise %20’dir. Dünyada 2012 yılı itibariyle kanser insanların ölüm sebebi olarak kalp hastalıklarını geride bırakarak 1. sıraya yükselmiştir.

Özel Sakarya Hastanesi'nde çalışırken yapılmış bir televizyon programı.

Kanser kelimesi genellikle maalesef ölümü çağrıştırmaktadır. Bunun altında insanların geçmişten gelen duyumları ve deneyimleri yatmaktadır. Ancak günümüzde tıbbın bütün alanlarındaki gelişmelere paralel olarak kanser tedavisinde de ilerlemeler kaydedilmiştir. Her geçen gün kansere yakalanan insan sayısı artmaktadır. Bu artıştan çoğunlukla çevresel faktörler veya kişilerin yaşam tarzları sorumlu tutulsa da, asıl neden insanların yaşam sürelerinin uzamasıdır. Ülkemizde de her geçen günle birlikte insanların yaşam süresi uzamaktadır. Bu nedenledir ki herkesin kanserin eskiye göre çok artığı şeklinde bir gözlemi bulunmaktadır.